27 Aralık 2011 Salı

PRAG-KARLOVY VARY

 BÜYÜK ÇEŞME PARKI

BOMBELİ KÖPRÜLERİN DIŞINDA  BİR KÖPRÜ
Ortasından küçük bir nehrin geçtiği
vadi görünümlü eski bir kasaba düşünün
tıpkı rüya gibi..nehrin iki yakası bombeli
köprülerle bağlanmış,her 20 adımda  bir..
Her iki yakada 3-4 katlı binalar..Birde
çam kokusuyla kaplıcaların sularının
yaptığı puslu bir görünüm masal anlatan
filmlerin çekildiği bir platodaymışsınız gibi
his veriyor insana..
  




 Hazır düş içindeyken 19yy.Bu evlerden 
birinde M.Kemal ATATÜRK' ün kaldığı
minik otelin resepsiyon katında kahvenizi
yudumlayın ya da bir bardak kaplıca suyu
ılık ılık..oh afiyet şeker olsun..
  Atatürk' ün kaldığı otelin sırasında hatta 
bitişiğinde MOZART' ın kaldığı otel kaplıca
bulunuyor.Bundan başka FREUD, Rus Çarı 
Petro ve Djorak gibi ünlüler de burada dinlenirlermiş.





KALDIĞIMIZ OTELİN BAHÇESİ


AHŞAP OYMALI TARİHİ  YAPI
  Jean Becherovka adlı bir girişimci BECHEROVKA
adıyla( kaplıcanın suyu ana madde olarak )tarçınlı
beyaz şarap renginde sert bir alkollü içki üretmiş.
Tadı öksürük şurubuna benziyor.Yerel halk ağrı kesici
olarak evlerinde bulunduruyormuş.


  Bohemia kristali,porseleni ve granad taşıyla ünlü
bu Kaplıca kasabasında Osmanlı yapılarını örnek
alan tarzda ahşap oymalı Bahçe düzenlemeleri
12 kaplıca suyu içebileceğiniz çeşmeleri bulunmakta.
 Sahi kağıt helvaları da çok meşhur..tadı aynı ama
daha ince yapılması özelliğiymiş..
 **PS; Fotoları tıklayarak büyük
bir halde izleyin eminim görsel şöleni
güzel bulacaksınız.
bir sonraki yazım PRAG..

19 Aralık 2011 Pazartesi

ÖZEL DERSLER



 ...
Yalnızca günlük rutinin uzağında,artık
ajandamı belirleyen zamanın çılgınca 
geçmesi dışında,kendimi tümüyle 
düşüncelerime teslim etmiştim;oysa
insan yola çıktığında düşüncelerini
emanete bırakmaz.İnsan dünyanın öbür
ucuna bile gitse hala korkularının 
mahkumudur.Cehennem başkaları değildir,
cehennem insanın asla kaçamayacağı 
tek kişi olan kendisinin içindedir.
... 


 Kendimi melankolik bir ruh olarak 
hissetiğimden değil ne de geçmişe özlem
duyduğumdan,sadece zamanımı cansızlaş-
tırdığım ve yaşamsal hızın,heyecanın yerini
rutinin almasına izin verdiğim düşüncesiyle
dehşetten donakalmıştım.Bundan dolayı
vicdanımı çok kötü hissedip hemen uzaklaştım
ve daha sonra düşüneceğime söz vererek 
ayaklarımın üstüne zıplayıp bunları
 kafamdan kovdum.
...

14 Aralık 2011 Çarşamba

MEVLANA

..NE OLURSAN OL,YİNE DE GEL..


İnsan,sözünü yağmur gibi yumuşakça
indirmeli kulaklara
Kırıp dökmemeli,damla damla söylemeli,
ince ince sevmeli.


Mevlana


ps;738.vuslat anma törenleri sürüyor.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Ö R Ü M C E K


Terliymiş mavi gök,bıkkınmış akşam üstü
balkon yorgunmuş,yel söylenecekmiş.
Hariçmiş badem dünyadan,sardunya
daha şımaracakmış.Kerem edecekmiş taş,
mayalanacakmış çöl,düze çıkacakmış çukur.
Hah hah ha...
Sağ sağrımda aşk tozu birikiyor,
gamzemde lirik hatıra.
Karnımın üstündeki çiğden duyuyorum
dünyayı
Her ayağım başka bir yönü işaret ediyor.
Durmadan değişiyor dünya.
Örümcek bağlıyormuş hatıra
Ruhumdaki sarkaç bir atıyor beni,
cesaretin beyaz atına,bir çekiyor içeri
ağulu korkuya..
(Ben üretmişim kuşkuyu,benim ipliğimmiş korku! hah!)
Örümcek bağlıyormuş hatıra
hah hah ha..
İpim indirsene beni dünyaya
ha..

10 Aralık 2011 Cumartesi

AMSTERDAM 2 /Madame Tussauds Müzesi


 Amsterdam dan önce Volendam'a giriş 
yaptığımızı söylemiştim.Bu yerleşim yeri 
deniz seviyesinin altında ..Güzel çiçeklerle 
donanmış güzel bir yerleşime sahip
balık lokantalarıyla ünlü bir yer..
..
 Bilirsiniz Amsterdam tam bir müzeler kenti 
Van Gogh müzesi yakın çağın müzesi olarak 
bilinir.
  Şimdi bir de Madame Tussauds nun müzesi 
var merkezi İngiltere' de olan..Oraya girişimiz 
çok eğlenceli oldu.. Biraz turist çekmeye yönelik 
ve Ünlülerin heykellerinin  olduğu bol foto 
çekilen bir müze..









İlk girişte bizi Karayip korsanı kimliğiyle Johnny Depp
karşıladı.Birebir gerçek boyuyla yapılmış.Ama özenle
yapıldığı,çok uğraşıldığı belli..tam bir emek harikası
o ve diğerleri..


6 Aralık 2011 Salı

GÜNAHLARIN GÖTÜRDÜĞÜ PİŞMANLIKLAR






gökyüzünü çekip içime,saatlerce durabilirim...
burada-orada- senin kokuna sahip heryerde...
bir sessizlik ardından gelen ani sensizlik...
göğe bakıp dilendiğim geceler...
özlemenin yanak kızartıcılığında
dönememenin pişmanlığı...
kulak memesindeki diş izlerinde saklıydı günahlar
rengi karışmış bir çarşaf,
belli üzerinde ilk defa uyunmayacak...
bir erkeğin gözyaşlarını rujuyla imzalayan bir kadın..
penceremdeki sardunyanın kokusu hala burnumda
perdeyi aralasam ulaşabilecek gibi yakın
oysa geçmiş kadar ne kadar uzakta...
ömre değip geçen insanlar gibi.
kiminin pişmanlığıyım ben
kimi pişmanlığım tüm cesaretsizliğimle.
yinede içinde bir sen,
iyiki ordaymışsın
iyiki yanımdaymışsın..
bir mavinin içine saklanmış,
bisikletimin sepetindeki cüce...
severdik
mutlu olurduk...
belki uçurtmaları sayabilirdik
zaman yetmedi bize..
yeni bir çarşaf serdi otel görevlisi tüm hızıyla
gitme vaktinin habercisiydi...
gittik bizde..kimse görmeden!
bir kuzgunun kanadındaki
lacivert tüyde saklı artık
tüm günahlar ve sevaplar
belki günün birinde düşerde boşluğa
tutar onu mavi bir uçurtma
kimbilir...
günahlarda saklıydı tüm pişmanlıklar
sevaplara yaklaşmak için miydi bunca söylediğimiz yalan.
ps;bu şiir http://antinkuntinisler.blogspot.com/ ilişkindir.

4 Aralık 2011 Pazar

ABANT A DOKUNUŞ



Güzel bir gün çaldık yaşamdan
hafta sonu günübirlik bir doğa
gezisinden söz ediyorum.Yarım yamalak
kar yağışı almış bir doğa buldum karşımda
hani yarı çıplak yakalanmış bir insan nasıl
tuhaf hisseder kendini aynen öyleydi duruşu..
Ama bir o kadar da sakin korunmasız..
Çamların üzeri yarı karla kaplıydı..Makyajı
tamamlanmamış kadın gibi..yakalanıvermiş 
zamansız.
Ama o kadar doğal ve ıssızdı ki..grubumuzun
 cıvıl cıvıl enerjisi bozdu sakinliğini, duruluğunu..


Hiç sakınmadık paylaştık sakinliğini,huzurunu
mutluluğumuzla,neşemizle..güzel bir gün çaldık 
zamandan..
PS:Fotolarını ilk fırsatta koyacağım.Hepinize güzel bir pazar diliyorum Blogcanlarım..:)


2 Aralık 2011 Cuma

DOĞA-AŞK




Yabanıl ot kokuları
getiriyor bir rüzgar
kıpırdatıyor otları.


Belki sonbahar
vurgun yapamayacak
yol vermeyecek sular.


Ve neşeli bir ıslık 
tutturmuş doğa
nice acıya karşılık.


Aşkı savunmada DOĞA...


29 Kasım 2011 Salı

AMSTERDAM l

volendam
Kuzeyin Viyanası tanımına uyan,Avrupa'nın en 
ilginç şehri Amsterdam dayız.Amstel nehiri şehri
ikiye bölüyor.Hollanda'nın kültürel ve ekonomik
yönden en büyük şehri.Şehrin 17.yy dan kalma
yapılarıyla,Avrupa'nın tarihsel dokusu eski olan
turistik şehirleriden.DAM meydanı ve ay şeklinde
oluşturulmuş kanallarda karavan ve bot şeklinde 
evler bulunuyor




















Amsterdam' da en çok ilgi çeken kanal turları. 17yy.
da kentin genişlemesiyle birlikte  yapılan Herengracht,
Kizergracht ve Prinsengracht  adlarında 3 ana kanal
üzerinde turlar yaklaşık 90 dakika sürüyor.








İçinde Müzeler barındıran şehirlerin başını çeker.
Rijksmuseum(Devlet Müzesi),tam 7 milyon yapıtın
yer aldığı müzede yağlı boya tablo sayısı 5 bini
aşmakta.Van Gogh Müzesi ise yakın çağın eserleri
ile donanmış.Stedijk Müzesi ise modern klasikler
ağırlıklı.Picasso,Monet,Kardisky nin eserleri ser-
gilenmekte.Gelelim Amsterdam' ın Seks Müzesine.
Santral istasyona yakın olan müzede Mata Hari' nin
müstehcen fotoları ile idam fermanı ve Almanya' da
casusluk yaptığı döneme ilişkin bazı mektupları yer
alıyor.

26 Kasım 2011 Cumartesi

GÖLGEMİZ VE BİZ


Gölgelerimizden öğreniriz
Hayatın bizi köşeye sıkıştırdığı ve zorladığı anlarda 
gölgelerimizle karşılaşırız. Işık varsa, gölge de vardır. Kendimizden ne kadar eminsek, gölgemiz de o kadar karanlık olur. Gölge, bizde eksik olan, tamamlanmak ve anlaşılmak isteyen yanlarımızdır. Küçük yaşlardan itibaren, doğal olarak farkında bile olmadan kendimizi kendimize tanımlarız. Çevremizin etkisi, aile hayatımız, kardeşlerimiz, tüm yakınlar kendi kendimizi tanımlamamıza aracı olurlar.Kuşkusuz kendimizde bulduğumuz ve rahatlıkla kullandığımız yönleri öne çıkarırken, bu özelliklerin tersi gibi görülen yönleri, aslında yönlerimizi adeta kötü bir düşman, bir zayıflık ve gölge gibi düşünürüz. Ancak ne zaman kendi varsayımlarımızın ve kişiliğimizin etkisiz olduğunu görürüz, bu zor zamanlarda bocalasak da, aslında gölgelerimizden çok şey öğrenebileceğimizi farkederiz. Kendimize düşman bellediklerimizi kabul ettiğimiz ve anlayabildiğimiz ölçüde olgunlaşırız
.(alıntı)



ps;  gölgemizden korkmadığımız günler diliyorum .

21 Kasım 2011 Pazartesi

HER ŞEYDEN BİRAZ KALIR





‎"Herşeyden biraz kalır" diyordu hayat.
Kavanozda biraz kahve,
Kutuda bir kaç sigara, insanda biraz acı.

Turgut Uyar

17 Kasım 2011 Perşembe

PARİS -EURO DİSNEYLAND


PARİS in güzelliklerinden biraz daha geçmek
istedim.EURO DİSNEY, Avrupa'nın en büyük eğlence merkezlerinden biri olduğunu biliyorsunuz.Bu kısma 
Frontierland deniliyor Maden trenine binip,köprülerden 
geçerek Karayip Korsanlarını izleyebiliyorsunuz.Korku tünelleri,film gösterileri, canlı şovlar Disney karakterleri 
gezimize renk kattı.Eğlence ve kahkahanın doruklarını yaşadık.Tüm atraksiyonlar giriş ücretinin
içinde


Arc de Triomphe(Zafer Takı)
1.Dünya savaşında yaşamını yitirmiş askerlerin anısına yapılmış




Eğlence merkezinde toplam 50 restaruant,çok sayıda 
sinema bulunmakta.Tüm gün eğlenen turistleri gece 
23.00 te kapanış için hazırlanan  görsel canlı şovlarla 
oluşturulmuş veda töreni ile uğurluyorlar.Yapılan 
tören adeta peri masalları gösterisi tadında gerçekleşiyor.
Her yaşta insanı yüreğinden kavrıyor.
Görülen geçit töreninde müthiş , özenli çalışma 
olduğunu gözlemliyorsunuz.

Sacre Coeur(Kutsal Kalp)
Paris' in Montmarte tepesinde bulunan Kutsanmış
kalp kilisesi nin yapımına 1875 te başlanmış,1914
yılında tamamlanmıştır.Mimari yapısıyla camiye çok benzemektedir.Mimarının müslüman olduğu söylenir.
Kare şeklindeki çanı tam 18 ton ağırlığında imiş.
içi harika tablolar ve vitraylarla donatılmış.
ressamlar tepesi ile arası yaklaşık 500-800 m. kadar 

Bazilikanın inşaasına önce fransız mimar Paul Abaide
başlamış,1884 de o ölünce sırasıyla Pierre Gerome,Honore
Damuet,Charles Laisne,Henri Pierre ve son olarak ta
Lucien Magne mimar olarak getirilmişler.




Euro Disney den bir başka eğlence yeri.

Bu bölüm daha çok ufak yaştakilerin eğlenebileceği
çok renkli ve sevimli oyuncak karakterlerinin ve dünyadaki
tüm kültürlerin  bebekleri ve yerel kostümleri ile donatılmış
büyüklerin bile ilgisini rahatlıkla çekiyor.











11 Ekim 2011 Salı

E İ F F E L K U L E S İ ' inden Kuşbakışı PARİS 2

Yüksekliği 320 m (1050 fit) olan kule,
adını tasarımcısı Gustave Eiffel' den 
almış. 1930 lu yıllara dek Paris'in en 
yüksek yapısı imiş.Yukarıdan bakıldığında 
önemli tarihi yapılar ve alanlar plan 
olarak net görülebiliyor.Kuleye çıkış 
2 ayrı asansör sistemiyle yapılıyor.
İlk görüntüler Ara duruşta kafelerin 
olduğu yerdendi.






Daha sonrakiler ise en üst seviyeden 
aldım.İnanın seçip koymakta zorlandım.







  
Kule gezisinden sonra  Camp-Elysées 
bulvarı,Luksor Dikili taşı,Concorde 
Meydanı,Charles De Gaulle Meydanı 
ve bitimine doğru da Arc De Triomphe 
yani Zafer Takını gezdik,gördük.

Sen nehri turu arasında Orsay Müzesi 
ve Moulen Rouje görüldü.









Şehir turunu Akşam üzeri Sacre Couer
 (kutsanmış kalp) görmeye şehrin en 
yüksek yerleşim noktası Montmarte 
tepesine çıktık.


Daha sonra kilise çıkışında 500 m.
aşağıda Ressamların alanda halka
açık çizimlerini sergilediği Ressamlar
Meydanını gezdik.Burada o şehirde
yaşayan tüm resim sevdalarının
yaptıkları resimleri için satış alanı 
oluşturulmuş.Sanatçı eselerini yüzyüze
konuşarak satabiliyor.